Merhaba,
Tüm
dünyadan özür dilemek istiyorum. Nesillerdir benim hikayemi dinlediniz. Oyunlarınızda beni oynadınız. Masum masum uykuya daldınız masalımı
dinlerken. Ama bu suçluluk duygusuyla daha fazla yaşayabileceğimi sanmıyorum. Ya
işime geldi ya da söylediğim yalanlara ben de inanmış olmalıyım ki bunca
zamandır sesimi çıkarmadım. Ama artık dayanamıyorum, gerçeğin acı ve arabesk
sahneleri rüyama girmeye başladı. Ben de gerçeği anlatıp kaderimle yüzleşmeye
karar verdim.
Ben
aslında para karşılığında vücudunu satan bir hayat kadınıydım. Maldım ben,
sermayeydim. Gelen vurdu giden vurduydum ben! Çalıştığım evin patroniçesi Payet
Abla o gün beni açık hava orman fantezisi olan bi müşteriye yolladı. Gittik
ormana,önce çatlayana kadar hayvanlar gibi içtik söylemesi ayıp. Bi’ şaraptan
bi’ votkadan, ne varsa ziftlendim; biraz alkol problemim de var. Uyuşturucuyu
bıraktıktan sonra alkole daha da düştüm. Derken midem ters döndü bi’ anda.
Gittim löngür löngür kustum ağaç dibine. Sonra ayı ölüsü gibi sızıp kalmışım.
Kendime
geldiğimde müşterinin yerinde yeller esiyordu. Paramı bile bırakmadan
topuklamış şerefsiz. Başım çatlıyordu, ağzımda da kedi leşi tadı vardı resmen.
Karnım da açıkmıştı, derken ilerde küçücük bir kulübe gördüm.
İçeride
kimse yoktu, mutfağa daldım direkt ve aç köpekler gibi ne varsa yedim. Sonra
bir ağırlık bastırdı ki sorma, gidip yatak odasını buldum. 7 tane yatak vardı, eşyalara
bakılırsa bu odada kalanların hepsi erkekti. “Yedi erkek bir odada, asıl bir ev
burası?” dedim içimden. Yatağın en geniş olanına yayılıp bi güzel osura osura uyudum.
Derken
her tarafımda ufak ufak dürtmeler hissederek uyandım. Ayol bir baktım etrafımda
7 tane abaza herif g*tümü başımı elleyip ‘tombala çekiyorlar’. Biri der “Bu
benim yatağıma işemiş.”, diğeri der “Benimkine de s*çmış.”, öbürü der “Mutfakta
ne b*k varsa yemiş.” ...
“Eeh
yeter be! N’oluyoruz? Çek şu elini yoksa alır g*tüne takarım o kolunu!” diye
bağırınca biraz sakinleştiler. Başıma gelenleri bir bir anlattım, yardım
ederler diye. Eğer bu iyiliklerinin ‘karşılığını’ isterlerse hem öğrenci hem de
grup indirimi yapabileceğimi de belirttim ama nafile. 7’si de üstüme atladığı
gibi budumu, mememi dişlemeye başladılar.
Bir
an odada birinin daha olduğunu farkettim. Köşede mor-gri saçlı, yaşlıca kokoş
bi’ teyze çekmiş deri çizmeleri, elinde de kırbaç bizi seyrediyor. Nereye
düştüm tanrım ben diye düşünürken teyze “Yeni parça bu mu?” diye sordu. Heriflerden
biri esneye esneye “Kendi gelip girmiş, yollu bu yollu.” dedi. Biraz alınmıştım
açıkası. Bu önyargı neden?
Artık
avazım çıktığı kadar bağırıyordum ki teyze gelip ağzımın ortasına koca bi elma
sıkıştırıverdi, sesim çıkmıyordu artık. Herifler her tarafımı diş izi ve morluk
içinde bırakmıştı. Yaşlı karı da elinde ayna, saçlarını düzelte düzelte geçti
yerine oturdu.
Akşama doğru beni
parmaklıklı genişçe bir kafese koyup elimi kolumu bağladılar. Gece gündüz
bastılar morfini. Buradan kurtulduğumda yine bir rehabilitasyon merkezi
bekliyordu beni, biliyordum. Yine müptelası olacaktım. Her neyse kafeste
uyuyor, oraya işeyip s*çıyordum. Her akşam aynı sapıkça eziyeti haftlarca
çektim.
Bir gün yedi herifler evde yokken bu yaşlı karı beyaz bir atla gelen
adamın biriyle tartışmaya başladı, sanırım bizim moruk için çalışan
p*zevenklerden biriydi. Parada anlaşamamış olacaklar ki herif bizim karıyı
hıkhık diye oracıkta gırtlaklayıverdi. Sonra gelip beni kafesten sürükleyerek
çıkarttı, önce bir temiz tokadı bastı, sonra da ırzıma geçti. “Bu karı lağım
olmuş artık; satsam 5 para etmez.” diyip kıçıma tekmeyi basınca da var gücümle
kaçmaya başladım. Ama dünya etrafımda dönüyordu; nereye gittiğimi bilmiyordum.
Anayola
çıkınca yoldan geçen ilk taksiye atladım. “Çek Karaköy’e!” dedim. Eskiden
çalıştığım evden başka gidecek yer gelmiyordu aklıma. Payet Abla beni kabul
edecek miydi acaba? Haftalardır ortada yokum; kim bilir neler düşündü benim
hakkımda... Ama başka çarem yoktu. Taksici tarafından da 2 kez tecavüze
uğradıktan sonra eve vardığımızda taksi ücretini ödemek için bir de
kendiliğimden yaptım.
İçeri
girdiğimde birden düşünmeden olanları başka türlü anlatmaya başladım.. Neden
böyle bir şey yaptım bilmiyorum. Kulübede basıp durdukları
morfinden olsa gerek. . Olay kontrolümden çıkmıştı artık.
Ayol
akıl var mantık var kim inanır yaşlı karı kılığına girip elinde elmayla kendinden
güzel olan kızları zehirlemeye gelen kıskanç bi *rospunun bana musallat
olduğuna; ya da ağzı açlıktan kokan 7 bitli abaza cücenin bana o gözle bakmadan
evlerinde barınmama izin verebileceğine... Ama inandılar... Olay kulaktan
kulağa geçtikçe hikayenin boyutu değişti, bir efsane oldu.
Artık
98 yaşında Pamuk Prenses olmasam da yanımdaki kızların Pamuk Mama’sıyım. Kendi
genelevimi işletiyorum, 28 kızımıza kalacak yer ve iş imkanı veriyorum. Her
sene vergi rekortmeni oluyorum. Sıradan bir vatandaşım. Bir gözüm toprağa
bakarken bu vicdan azabıyla huzur içinde ölebileceğimi sanmıyordum. Tüm
insanlıktan ve özellikle çocuklardan özür diliyorum.
Mehtap
Topuk, nam-ı diğer Pamuk Prenses
Bu da o döneme ait gençlik resmim.. Pek de güzlemişim...
lol.
YanıtlaSilo mor peruklu da edna m? :D
Hahahaha çeşitli rivayetler var aslında :P
YanıtlaSil