8 Ekim 2010 Cuma

YALAN RÜZGARI NESLi... YAN ETKİLER



Artık ne zaman faydalı olacağı belli olmayan bazı bilgiler vermiş olsa da, dediğim gibi bazı yan etkileri de oldu bu Yalan Rüzgarı etkisinin. Her şeyden önce her ne kadar modern bir arayüzü olsa da içerik tamamen arabesk! O yüzden her Türk'ün içinde saklı olan Arabeskzilla canavarını beslemekten başka bir şey yapmadı.



Yetişkinlerin  bu dalgadan nasıl etkilendiği umrumda değil, onlar zamanında Yeşilçam'ı tecrübe etti; koymaz onlara. Ama bebekliğini ya da çocukluğunu Yalan Rüzgarı etkisinde geçirmiş olan bu nesil daha o yaşta abuk subuk müzikler dinlemeye başlamış. Tek benim sanıyordum ama değilmişim. Böyle çok insan varmış, arkadaşım söyledi.

Bunu farketmemize sebep olan şarkı ise Emel Sayın'dan Yağdır Mevlam Su isimli nadide(!) eser.. Şimdilerde 24-30 yaş arasında olan bir çok gencin küçükken bu şarkıyı sebepsizce sevdiğini varsayıyoruz. Hangi akla hizmet, bilmiyorum. Yaşıma uygun olmayan içerikli müziğe ilgim Emel Sayın ile sınırlı kalmadı tabii. Daha da ileri gittim, daha da damara indim. Leman Sam !!! 

Anaokuluna giderken herkes arada bir kaset getirirdi öğretmenler oyun saatinde, arada falan çalsın diye. Ben o zamanlar -5 yaşımda- Leman Sam, Coşkun Sabah, Bülent Ersoy ve Emel Sayın dinlediğim için yaşıtlarımın müzik zevki bana işkence gibi geliyordu. Sanırım Zerrin Özer ve Mazhar-Fuat-Özkan'dan şimdi bile nefret ediyor olmamın sebebi o dönemde zorla o müziğe maruz bırakılmam olmalı, kesinlikle.

Bir gün cesaretimi topladım ve ben de kaset götürmeye karar verdim. Leman Sam'ın Çağrı albümü. Bilmeyenler için -ki kim neden bilsin- söyleyeyim ki bu albüm Lemancığımın en ağır albümlerinden biri olup kesinlikle 20 yaş altı insanlara uygun değildir! Albümde Benim Sadık Yarim Kara Topraktır, Sana Bele N'oldu Yar, Ben Ağlarım Yane Yane ve de Ağıt gibi şarkılar bulunduğunu söylemem yeterli olur sanırım. Uzatmaya gerek yok, olayın sonu belli, öğretmenler kasedimi çalmadı ve günün sonunda kasedimi almaya gittiğimde de bu tarz şarkıların bana uygun olmadığını söylediler. Bir kulağımdan girdi diğerinden çıktı :) Eve gidip kendimi ordan oraya atarak -drama işte- yüksek sesle dinledim.

Neyse ki yine ucuz kurtulmuşum, Zülfü Livaneli ya da Edip Akbayram da dinleyebilirdim. Yine daha eli yüzü düzgün şeyler seçmişim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder